İş dünyası temsilcileri büyüme rakamlarından memnun
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye’nin 3. çeyreğine (temmuz-eylül dönemi) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. İş dünyası temsilcileri açıklanan verileri değerlendirerek çeşitli açıklamalarda bulundu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe yaptığı açıklamada, büyümede üretim ve ihracatın yerinin her zaman kritik olduğuna dikkati çekerek, TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 büyüme kaydettiğini anımsattı.
Gültepe, ihracatın büyümeye katkısının 0,3 puan olduğuna, mal ve hizmet ihracatının 2023 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,1 arttığına işaret ederek, şunları söyledi:
“2023 yılı küresel ticarette bir ‘soluklanma yılı’ olarak öne çıkıyor. Buradan, tabir-i caizse kondisyonu yüksek ülkeler ipi göğüsleyerek çıkacak. Yani üretim altyapısıyla, yeni yatırımlarla, AR-GE ve inovasyon faaliyetleriyle fark yaratan ülkelerden bahsediyorum. Türkiye de bu ülkelerden biri. Önemli ihracat pazarlarımızda kritik oranda talep daralmaları göze çarpıyor. Buna rağmen yıl sonu ihracat hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Dünya Ticaret Örgütü 2023 yılı küresel mal ticareti tahminini yüzde 1,7’den yüzde 0,8’e çekmiş durumda. 2024 yılı için ise mal ticareti tarafından iyimser bir tablo var. İhracatın büyüme rakamlarımıza desteğinin daha da artacağı dönemleri 2024’de yaşayacağız. ‘Türkiye İhracatla Yükselecek’ derken kast ettiğimiz pek çok başlık var. Büyüme de bu başlıklardan bir tanesi ve belki de en önemlisi. Türkiye, üretim ve ihracat öncülüğünde büyümeye aralıksız şekilde devam edecek.”
“BÜYÜMEDE YATIRIM VE İHRACAT ARTIŞI DENGELENME SÜRECİ İÇİN OLUMLU”
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak da iş dünyası olarak, yılın üçüncü çeyreğinde büyümenin yüzde 5,9 gerçekleşmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, “Yılın ilk yarısındaki yüzde 4 büyümeden sonra gelen bu veri, küresel olarak ekonomik aktivitenin yavaşladığı bir dönemde Türkiye’nin üretim hızının arttığını, dünyadan pozitif ayrıştığımızı ve büyümede dengelenmeye yönelik sürecin yürüdüğünü gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Sektörel olarak bakıldığında, sanayinin yüzde 5,7, inşaat sektörünün yüzde 8,1, tarımın yüzde 0,3 artığını ve diğer sektörlerin de pozitif bölgede kaldığını anımsatan Olpak, şunları kaydetti:
“Bu da büyümenin genele yayıldığını ifade ediyor. Talep açısından, hane halkı tüketiminin yüzde 11,2 ve kamu harcamalarının yüzde 5,3 artması büyümede tüketimin hala ağırlığını gösterirken, azalma eğiliminde olması da önemli. 2022’nin son çeyreğinden başlayarak 3 çeyrektir büyümeye negatif katkı veren ihracatın, bu dönem yüzde 1,1 artarak pozitif katkı vermesi olumlu bir gelişme. Yatırım harcamalarının ilk 2 çeyrekte sırasıyla yüzde 3,8 ve 5,6 büyümesinden sonra bu dönem çift hanelere çıkarak yüzde 14,7 büyümesi de memnuniyet verici. Bir yandan enflasyonla mücadelede kapsamında adımlar atılırken bir yandan da ihracat ve yatırım odaklı büyümeyi destekleyici politika adımları atılması değerli. Büyümede yatırım ve ihracat artışı, dengelenme süreci için olumlu. DEİK olarak, tüm dünyaya yayılmış 152 iş konseyimizle yürüttüğümüz ticari diplomasi faaliyetlerimizle ülke ekonomimize destek olmaya devam edeceğiz.”
“SAĞLIKLI VE DENGELİ BÜYÜMEYİ ÖNEMSİYORUZ”
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın da enflasyonla mücadele edilen bir ortamda, küresel ekonomideki daralmalara rağmen 13’üncü çeyrekte de büyüyen bir Türkiye ekonomisi görmenin memnuniyet verici olduğunu belirterek, “İş insanları olarak sağlıklı ve dengeli büyümeyi önemsediğimizi belirterek, bu konuda gerekli eğitim altyapısını ve yatırım ortamlarını oluşturmalıyız.” dedi.
OVP hedefleri doğrultusunda ekonomik adımların atıldığına işaret eden Aydın, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Taleplerin her açıdan baskılandığı bir ortamda enflasyonla mücadeleden taviz vermeden 13. çeyrekte de küresel düzeyin üzerinde yüzde 5,9’luk bir başarı ülke ekonomimizin potansiyelini ortaya koymaktadır. Avrupa pazarının, özellikle Almanya pazarının daralması nedeni ile son dönemlerde imalat üretimi ve kapasite kullanım oranlarında azalma görmemize rağmen deprem sonrası yeniden ihya dolayısıyla lokomotif sektörlerimizden inşaat sektörü ve beraberinde 250’yi aşkın alt sektörün ciddi bir şekilde canlandığını ve ekonomik büyümeye katkı sağladığını görüyoruz.
Tüm bunlara rağmen bazı sektörlere ilişkin verilen desteklerle ekonomik büyümenin devam edeceğini öngörmekte birlikte iş insanları olarak sağlıklı ve dengeli bir büyümeyi önemsemekteyiz. Bunun için de her zaman dile getirdiğimiz üzere katma değeri yüksek teknolojik ürünlere yönelmeli, gerekli eğitim altyapısı ile yatırım ortamlarını oluşturmalıyız.”
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, yaptığı açıklamada, yılın üçüncü çeyreğinde yatırımların büyümeye katkısının yeniden artış göstermesinin 2024 yılı için beklentileri yükselttiğine işaret etti.
Bir önceki çeyrekte büyümeye negatif katkı veren sanayinin yeniden pozitife dönmesinin önemli olduğunu dile getiren Avdagiç, şunları kaydetti:
“Büyümeye en yüksek katkı tüketimden gelmiş olsa da bu katkıda belirgin yavaşlama gözledik. Bunu da yeni programın hedefleriyle uyumlu bir şekilde, ekonomide dengelenmenin işaretlerini vermesi bakımından değerli buluyoruz. Diğer yandan, ana ihracat pazarlarındaki yavaşlamanın etkisiyle net dış talebin, üçüncü çeyrekte de büyümeye katkısının azaldığını görüyoruz. Ancak son aylarda ithalatta gözlenen yavaşlamanın etkisiyle önümüzdeki dönemlerde net dış talebin büyümeye negatif katkısının azalmasını bekliyoruz. Büyümeye sadece rakama indirgenmiş bir veri olarak bakmıyoruz. Büyümenin yanı sıra toplumsal refahı çok önemsiyoruz. Dolayısıyla bir yandan enflasyonla mücadele ederken bir yandan da üretimin, istihdamın ve ihracatın önceliklendirildiği politikaların bir denge içinde götürülmesi gerektiğine inanıyoruz.”
“BUGÜN AÇIKLANAN RAKAMLAR, MİLLİ EKONOMİMİZE OLAN GÜVENİMİZİN NE KADAR YERİNDE OLDUĞUNU TEYİT EDER NİTELİKTE”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 3,9 büyüyen Türkiye ekonomisinin, üçüncü çeyrekte ivme kazandığını ve yüzde 5,9 büyüdüğünü belirterek, “Böylece milli ekonomimizdeki pozitif büyüme eğilimi üst üste 13’üncü çeyrekte de sürerken bu dönemde G20 ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme performansı Türkiye’nin olmuştur.” ifadesini kullandı.
Türkiye ekonomisinin, pozitif büyüme patikasındaki istikrarlı yürüyüşüne emin adımlarla devam ettiğini vurgulayan Asmalı, öncü ekonomilerle birlikte Türkiye’nin de enflasyon sorunuyla yüzleştiği ve parasal sıkılaşma sürecinde olduğu böyle bir dönemde, Türkiye ekonomisinin büyüme hızının artmasını “takdire şayan” olarak yorumladı.
Asmalı, yılın üçüncü çeyreğinde iç talebin büyümeyi 8,4 puan yukarı çekmesinin yanı sıra yatırımlardan da 3,4 puanlık katkı gelmesini, reel sektör adına sevindirici bir gelişme olarak nitelendirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Net dış talebin büyümeye katkısı ise üçüncü çeyrekte ithalatın ihracattan hızlı bir şekilde artmasıyla, maalesef negatif yönde 2,6 puan olmuştur. GSYH’yi oluşturan faaliyetlerin tamamında artış gözlenmesi, üçüncü çeyrekte büyümenin bütün sektörlere yayıldığını göstermesi bakımından, oldukça önemli bir gelişme olmuştur. Bu dönemde yıllık bazda hizmetler sektörünün yüzde 4,3, sanayi sektörünün yüzde 5,7, tarım sektörünün yüzde 0,3 ve inşaat sektörünün yüzde 8,1 genişlemesi, topyekun bir büyümeye işaret etmiştir. MÜSİAD olarak, geçtiğimiz yılın sonunda, 2023 yılında Türkiye’nin en iyi büyüyen ülkelerden biri olacağını ve dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme performansı yakalayacağını ifade etmiştik. Bugün açıklanan rakamlar, milli ekonomimize olan güvenimizin ne kadar yerinde olduğunu teyit eder niteliktedir. Yüzde 5,9’luk büyüme performansı, yılın sonuna yaklaştığımız şu günlerde, 2024 yılı için de çok büyük bir motivasyon kaynağı olacaktır. Bu vesileyle, reel sektör temsilcileri olarak bizler, Türkiye ekonomisinin üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme sürecinin devam edeceğine ve Türkiye Yüzyılı olarak nitelediğimiz yeni döneme olan inancımızı yineliyoruz.”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, sanayi sektörünün yılın 3. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre daha iyi görünümde olmasının pozitif bir gelişme olduğunu bildirdi.
Ardıç, yazılı açıklamasında, bu yılın 3’üncü çeyreğinde kaydedilen yüzde 5,9’luk büyüme rakamını değerlendirdi.
Türkiye’nin, depremlerin etkisi, iç piyasada atılan sıkılaştırma adımları ve küresel sıkılaşma eğilimlerine rağmen pozitif bir büyüme performansı ortaya koymasının önemli olduğunu belirten Ardıç, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) sıkılaştırıcı para politikası uygulamalarının ekonomik aktivite üzerindeki etkisinin ise söz konusu dönemde henüz gözlemlenmediğini ifade etti.
Ardıç, iktisadi faaliyet kollarına göre büyüme verilerinin inşaatta yüzde 8,1, sanayide yüzde 5,7 arttığına dikkati çeken Ardıç, “Sanayi sektörünün bir önceki çeyreğe göre daha iyi bir görünümde olması pozitif bir gelişmedir. Diğer taraftan büyümenin sürükleyicisi, depremden sonraki inşaat gelişmelerinin de etkisiyle inşaat sektörü olmuş, sanayi sektörü büyümesi GSYH büyümesinin altında kalmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
NİTELİKLİ ÜRETİM, YATIRIM VE İHRACAT VURGUSU
Ardıç, gayrisafi sabit sermaye oluşumunda, geçen yıla göre belirgin bir artış gerçekleştiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Bu artışta, ekonomi yönetiminin reel sektör yatırımlarını önceleyen politikalarının olumlu etkileri ve yine depremden sonraki inşaat hamlesinin etkileri mevcuttur. Diğer taraftan, bir önceki çeyreğe göre gayrisafi sabit sermaye oluşumunun GSYH içindeki payının gerilemiş olması, ekonominin üretim tarafındaki yavaşlamaya işaret ediyor. Harcamalar bakımından değerlendirildiğinde, tüketim harcamaları bir önceki çeyreğe göre bir miktar azalmış olmakla birlikte 3’üncü çeyrekte de yüksek seyretmiştir. Büyümeye tüketimin ve ithalatın kaynaklık etmeye devam ettiğini görüyoruz.”
Enflasyonla mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürülmesini doğru bulduklarını vurgulayan Ardıç, “Nitelikli üretimin, yatırımların ve ihracatın desteklenmesiyle büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğinde önemli kazanımlar elde edilecektir.” ifadesini kullandı.